Günah

Olağan bir gün, çarşı pazar gezisinde çantasını çaldıran kadın, en yakın karakola girer.
-- “Memur Bey, maaşımı bugün çektim. Bizim çocuğa spor ayakkabı almak için mağazaları geziyordum. Meydanda, köşeyi dönünce bir ayakkabıcı var, orda durmuş vitrindeki ayakkabılara bakıyordum. Birden arkamdan birinin yaklaştığını hissettim. Dönmemle, kolumdan çantanın alınması bir oldu. Buz kestim olduğum yerde, hareketsiz çantamın kolumdan çıkıp gidişine bakakaldım. Bağıramadım, yardım isteyemedim. Daha önce başıma hiç böyle bir şey gelmedi ki memur bey! Ne yapılacağını, nasıl yapılacağını hiç bilemedim.
Yağız bir çocuktu, 25 –
Memur bey, benim bütün aylığım o çantadaydı. Çocuk evde ayakkabı bekliyor. Ne yapacağımı şaşırdım? Ne olur çantamı bulun.”
Karakoldaki memur için olağan bir durumdu. Her gün, neredeyse onlarca kez aynı vakaya maruz kalmış insanlarla uğraşıyordu. Emekli aylığım çalındı, babamın yeni aldığı telefon çalındı falan filan… Fakat bu kadın, her nasılsa memura farklı gelmişti, her ne kadar öyküsü sıradan olsa da; kendi eşi, çocuğu gelmişti aklına… Ya eşinin başına gelseydi bu tarz bu durum?
Memur, kadına dönüp: “Ablacığım bir tek sen değilsin ki kapkaça uğrayan. Günde onlarca mağdur geliyor buraya. Her birinin ayrı öyküsü ayrı mağduriyeti var. Sonra ablacığım daha bu karakolda çalınan tek şeyi bulabilmiş değiliz. Ben görmedim. Bu adamlar nasıl yapıyorlarsa artık, bir kayboldular mı bulmak neredeyse imkansız. Ha arada rast gelip tutukladıklarımız oluyor. Onların da öyküsü bambaşka. Bazıları köyden kaçmış, bazılarını arkadaşı dolandırmış, bazısı meşhur olacağım diye… Anlayacağın elimizden pek bir şey gelmez. Ama istersen seninle parayı çaldırdığın yer civarında hırsızı arayabiliriz. Allah bu, belki rast geliriz. Yoksa hiç çıkar yolu yok bunun.”
Memur telsizi ve arabanın anahtarını alıp kadınla beraber karakoldan çıktı. Önce birkaç bahis dükkanına girdiler, sonra birkaç bara… Nafile. Kadının anlattığı eşkale uyan hiç kimseyi bulamadılar. Zaten kadın da sadece arkadan görmüştü. Yağız diyordu, 25 – 30 yaşlarında… bu tanıma uyan milyonlarca insan vardı yaşadığı yerde. Memur büyük bir anlayışla akşama kadar gidebileceği yerleri, tek kere oflayıp poflamadan dolaştı. Akşam bütün beklentiler tam sona erecek iken, son bir şans tekel bayiine daldılar. Polis önde kadın arkada…Kadın tekel bayiîye girip insanları tek tek süzmeye başladı. Arkası dönük adamı görünce heyecanla çığlık atıp: “Bu memur bey, bu işte!” Memur, emin olup olmadığını sordu. Kadın: “Evet evet arkadan gördüm, bu işte. Hem baksanıza esmer ve yeterince kirli. Domuz seni, çantayı çalıp maaşımı bu izbe mekanda harcıyormuş. Alalım bunu memur bey, tutuklayalım hemen. Başkalarının da canı yanmasın.”
Memur Bey:” Ablacığım emin misin? Bu işler şakaya gelmez.”
-- “Eminin Memur Bey, bu işte, arkadan gördüm.”
Bahse mevzu olan yağız adam usulca arkasını dönüp kadınla göz göze geldi; “Ameleyim, bir kaç biram var. İşte öyle yevmiye alınca, sonra bu tekel bayii tanır beni. Ben yapmam öyle şey, günah. Ben hiç veresiye bile içmem abla! Allah korusun. Arada bozarlar kafamı, çavuşu, şefi... Ayaklarım atar beni buraya, hem beni tanırlar abla, Allah korusun, borca içmem. Bir kaç bira bir kaç yudum… Sonra ayağımla çıkar, inşaattaki yatağıma dönerim. Ben hırsızlık yapmam, günah. Ben borca bile içmem abla, günah...” Kadın inanmaz tavrını takınıp; “hepiniz aynısınız, fakir fukaranın üç – beş kuruşunu çalıp kadına içkiye verirsiniz. Oğluma ayakkabı alacaktım o parayla, sen oturmuş parayı biraya veriyorsun. Allah’tan korkmaz. Yok mu senin de eşin dostun, ya aynı şey onlara yapılsa, hiç düşündün mü bunu?”
Yağız Adam:” Bende eş dost yok abla. Hepsini içerken hallettim ben. Neymiş dayı, amca, neymiş hala, teyze..? Ben işime bakarım abla, akşama kadar deli gibi çalışıp 55 lira alırım. O paranın bir kısmını biriktirir kalanıyla bira içerim. 4 bira 20 lira abla! Akşam iş çıkışı buraya gelir birkaç bira içer sonra şantiyeme, yatağıma dönerim. Bu abi tanır beni. Ben her akşam buraya gelirim, daha hiç borca bile içmedim abla, günah. Sen söylesene abi, benim böyle bir insan olmadığımı. Her akşam içip paramı ödediğimi?”
Kadın kötü kötü tekel bayideki çalışana baktı. Adam kadına dönüp: “Abla, bu yıllardır her akşam buraya gelip birkaç birasını içer gider. Hırsızlık yapacak biri değil. Öyle pek konuşmayan, kendi halinde biri. Yanlış görmüş olmayasın abla? Sonra vebali var, suçsuz yere adamın hayatını karartma.” dedi . Memur Bey ve tekel bayideki çalışan kadına bakıp tek soru sordular: “Emin misin abla?” Kadın bütün canının yangınıyla: “Eminim dedi.” Memur Bey, Yağız Adamın elini kelepçeledi, yavaş yavaş kapıya yürürlerken Yağız Adam: “Abi 3 bira içtim, para sol cebimde. Elim kolum bağlı sana zahmet çalışana ver. Sonra gelemem falan, günah.” dedi . Polis yanlış bir işin içinde olduğunu farketti. Daha yakalanırken bile bira parasını dönmeme ihtimaline karşı ödeyen bir adam nasıl olur da hırsızlık yapar? Ama elden ne gelir, şikayet vardı. Kadına son kez, emin misin bakışını attı. Kadın Nuh diyor peygamber demiyordu. Adamı ekip arabasına bindirdiler. Tekel bayindeki çalışan, ekip otosunun arkasından Yağız Adama bakıyordu. Bir süre sonra araba gözden kayboldu. Karakola yetiştiler, adamı nezarete aldılar. Kadının eşi ve akrabaları da karakola doluştular. Küfürler hava da uçuşuyordu. Polis daha fazla bu duruma dayanamayıp hepsini kapı dışarı etti. Kadına dönerek: “Abla emin misin bu olduğuna?”Kadın artık bu soruya cevap vermekten bezmiş halde: “Evet, tabiki de eminim. Siz de artık sormasanız bu soruyu, hem mağdur olan burada benim o değil memur bey.” dedi. Memur nezaretten adamı aldı. İfade için masaya çağırdı. Yağız Adam memurun karşısında utanç ve korkuyla karışık bir halde oturuyordu. Memur sordu: ”Oğlum, sen mi yaptın? Bak kadın sen olduğunda diretiyor. Eğer şimdi sen itiraf edersen olayı çözeriz, yoksa, savcıydı,mahkemeydi… Cezaevine atarlar seni.” Adam duvar gibi soğuk sadece bakıyordu. Memur tekrar sordu: “Sen misin oğlum neden konuşmuyorsun? Yakacaksın bak hayatını.”Adam tek kelime etmedi. Memur ifadesini kendine göre doldurup savcıya gönderdi. Savcı makhemeye. Derken 5 yıl 6 ay ceza yediği onaylandı. Bu olaydan sonra ağzını tek kere açmadı. Tek söz çıkmadı. Tekel bayideki konuşması son konuşması oldu: “Ameleyim, bir kaç biram var. İşte öyle yevmiye alınca, sonra bu tekel bayii tanır beni. Ben yapmam öyle şey, ben hırsız değilim, günah. Ben hiç veresiye bile içmem abla! Allah korusun. Arada bozarlar kafamı, çavuşu, şefi... Ayaklarım atar beni buraya, hem beni tanırlar abla, Allah korusun, borca içmem. Bir kaç bira bir kaç yudum.. Sonra ayağımla çıkar, inşaattaki yatağıma dönerim. Ben hırsızlık yapmam, günah. Ben borca bile içmem abla, günah...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder