6 Ağustos 2014 Çarşamba

Koku - Veysel YAVUZ

(Arvo Part, Fur Alina)
03.22

Bir insan bu saatte neden uyansındı ki?
Karnının acıkması, susamak, çay..?
Bir şarkının onu çağırması?
Bir güne daha uyanmama çabası?
Yahut yastığa sinmiş bir koku?

Koku…


Karanlık bir odada yer yatağından doğrulmaya çalışıyordum, nefesimde ağır bir alkol kokusu. Birkaç yudum su içtim, yalan! Sahrada uyanmış gibi kanarcasına içtim. Hemen telefona uzandım, belki bir çağrı gelmiştir diye, yoktu. Sadece annemden gelen çağrılar… Telefonu fırlattım. -Bir telefon bu denli beklenen bir çağrıyı alamıyorsa, her şey müstehaktı! Her şey gelebilirdi başına. Varsın kırılsındı, herhangi bir duvarda, kimin umurunda- Mutfağa yürüdüm. Tezgahta duruveren kirli bir peçeteye ilişti gözlerim. Beynimde şimşekler, kulağımda o malum adamın mendilindeki kan sesleri:

Diş değil, tırnak değil! Bir mendil niye kanar?
Niye?
İçeri döndüm, elimde bir çay bardağıyla. Masaya oturdum. Birkaç sayfa karıştırdım. Yalan! Netten onu arıyordum, sosyal paylaşım sitelerinde. Birinde buldum. Sadece resmi görünüyordu, o da çok uzaktan çekilmiş, yüzlerce defa oynanarak, nerdeyse görünmez olduğu bir resim. Büyütmeye çalıştım. Olmadı. Silmişti beni. Belki haklıydı da! Ama bir insana bu kadar acımasızlık olur mu? Bari görebildiğim tek resmini bu denli karartıp, bozmasaydın. Şimdi hangi yüz aklımda dönerim yastığa, hangi hayal paklar beni? Çay yarıda soğudu. Bir sigara daha yaktım. Eski şişeleri karıştırmaya başladım. Tek tek hem de hiç üşenmeden. Boşa uğraştı bunlar. Gittiği günden beri tek yudum kalmazdı açılan hiçbir şişenin dibinde. Zaten ona bağlıydı birkaç saat-bayılarak da olsa- uyumam. Yatağa döndüm. Ona sarıldığımdan daha sert sarıldım yastığa. Arvo Part çaldıkça daha sert. Belki hala sarhoş olmasam ağlardım da. Ama sarhoştum ve galiba biraz da erkek. Anneme ihanet edemezdim: Erkek adam ağlamaz! Derdi annem; oysa ben ne çok ağladım anne, ne çok ihanet ettim sana. Bir bu yastık şahit, bir bu şişeler… Günlerdir telefonunu açmıyorum, sence neden? Çünkü erkeklerde ağlıyor anne, hem de nasıl salya sümük, hem de nasıl sesli, hem de…

Gün ışıyor. Aydınlık cehennem gibi yükseliyor tepemde. Perdeleri sımsıkı kapatıyorum, şişeleri son defa kontrol edip yastığa dönüyorum. Yine ihanet ediyorum anneme, erkekliğin de canı cehenneme! Bayılıyorum, tekrar ayılıyorum. Tekrar, tekrar… Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar? Haksızlığımı ve ihanetimi alıp çöküyorum yere. Yastıktan derin bir nefes alıyorum, derin bir koku... Başucumdaki bütün hapları bir çırpıda….

09.38

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder